DANIŞTAY YEDİNCİ DAİRE K:2004/2529, E:2002/2977 SAYILI,
21.10.2004 TARİHLİ KARAR
Temyiz İsteminde Bulunan: ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Atatürk Hava Limanı Gümrük Müdürlüğü İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 13.7.2001 gün ve 134122 sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşyalara ait katma değer vergisinin ihtirazi kayıtla ödenmesinden sonra, ödeme tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde yapılan düzeltme istemine 30 gün içinde cevap verilmemesi üzerine 22.8.2001 tarihinde yapılan itiraz başvurusunun, Gümrük Yönetmeliğinin 882'nci maddesine göre incelenemeyeceğinden bahisle reddi yolundaki İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünün 17.9.2001 gün 5770 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı; davacı Şirket tarafından süresi içinde yapılan düzeltme başvurusuna 30 gün içinde cevap verilmemesi üzerine, istem zımnen reddedilmiş sayılarak, Başmüdürlüğe yapılan itiraz hakkında da, herhangi bir karar alınmadığı; davacıya tebliğ edilen, itirazın incelenemeyeceği hakkındaki bilgi mahiyetindeki yazının ise, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul Dokuzuncu Vergi Mahkemesinin 26.4.2002 gün ve E:2001/1866; K:2002/649 sayılı kararının; idarenin, düzeltme başvuruları hakkında 30 gün içinde karar vermek zorunda olduğu, mahkemenin usule ilişkin kararda nispi değil, maktu karar harcına hükmetmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Ayşegül Şahin'in Düşüncesi: Davacı Şirketçe ithal edilen eşyalar nedeniyle, ihtirazi kayıt dilekçesi ekinde verilen beyanname üzerinde hesaplanan verginin ödenmesinden sonra, üzerine, süresinde yapılan düzeltme başvurusu hakkında cevap verilmemesi üzerine yapılan itirazın, başmüdürlükçe, Gümrük Yönetmeliğinin anılan tarihte yürürlükte bulunan 882'nci maddesine dayanılarak reddine dair işlemin davacı Şirket açısından sonuç doğrucu, kesin ve yürütülmesi gerekli bir mahiyette olması nedeniyle, bu işlemin yerinde olup olmadığının incelenmesi gerekirken, aksi görüşle verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmekte olup, ayrıca, usule ilişkin olmakla birlikte nispi harca hükmedilen mahkeme kararının, bu yönü ile de bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Münevver Demir'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, 13.7.2001 gün ve 134122 sayılı gümrük giriş beyannamesi ile yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen eşyaya uygulanan katma değer vergisi istisnasının, Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nün 31.1.2001 günlü kaldırılması nedeniyle istinadan faydalandırılarak yapılan ithalata ilişkin, katma değer vergilerinin cezai faizsiz olarak firmadan tahsilinin istenmesi üzerine, ithalatçı firma tarafından düzeltme talebinde bulunulduğu ve ayrıca aynı gün verilen ihtirazi kayıt dilekçesi ile, tahakkuk eden katma değer vergisinin her türlü dava ve itiraz hakkı saklı tutulmak kaydı ile ödendiği, buna karşılık Gümrük Müdürlüğü ve Başmüdürlükçe Gümrük Yönetmeliğinin 882'nci maddesinde yer alan "yükümlüler; gümrük idaresine verdikleri beyanname ve bu beyanname eki belgeler esas alınmak suretiyle kendileri tarafından hesaplanan gümrük vergilerine itiraz ve düzeltme talebinde bulunamazlar" hükmü uyarınca firmanın itirazının değerlendirilmediği bildirilmiş 17.9.2001 gün ve 5768 sayılı bu işlemin iptali istemiyle açılan davada vergi mahkemesince; gümrükler başmüdürlüğü işleminin dayanağının kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı yolunda hüküm tesis edildiği görülmüştür.
Bu durumda, ötedenberi katma değer vergisi istisnası bulunan ithal eşyasının, istisnadan yararlandırılmaması suretiyle tesis edilen işlem karşısında, ithalatçı firmanın ithalatı gerçekleştirmek için ihtirazı kayıtla beyanda bulunduğu ve ödenecek vergi miktarının da idare tarafından hesaplandığı dikkate alındığında Gümrük Yönetmeliğinin 882'nci maddesinde yer alan beyanın bağlayıcılığından söz edilmesi mümkün bulunmadığından vergi mahkemesince karar verilmesine yer olmadığı yolunda hüküm tesisinde isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan tahakkuka karşı yapılan itiraz da süresinde olduğundan, yükümlü beyanın bağlayıcığından bahisle verilen cevaptan söz edilerek itirazın, bilgi mahiyetinde verilen cevapla karşılanması da yasal prosedüre uygun bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin 1 ila 7'nci fıkralarında yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilecekleri; düzeltme taleplerinin ilgili gümrük müdürlüğü tarafından 30 gün içinde karara bağlanarak yükümlüye tebliğ edileceği; bu kararlara karşı, 7 gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri; gümrük başmüdürlüklerine intikal eden itirazların 30 gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği ve bu karara karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün veya gümrük başmüdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun hükümlerine göre; Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı gibi, yükümlülerin düzeltme istemlerinin ilgili gümrük müdürlüğünce; itirazlarının da, gümrük başmüdürlüklerince, 30 gün içinde karara bağlanarak sonucunun ilgilisine tebliği yasal bir zorunluluk olduğundan; bu sürenin cevapsız geçirilmesi halinde, idari itirazın zımnen reddedildiğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, idari itirazın cevap verilmemek suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe ithal edilen eşyalara ait katma değer vergisinin ihtirazi kayıtla ödenmesinden sonra, süresi içinde düzeltme talebinde bulunulduğu, gümrük müdürlüğünce, düzeltme istemi hakkında süresi içinde bir işlem tesis edilmediği, bu şekilde oluşan zımni ret işlemine karşı yapılan itirazın, İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünce, beyana karşı idari itiraz yoluna gidilemeyeceğinden bahisle incelenemeyeceğinin davacı Şirkete bildirildiği anlaşılmıştır.
Açıklanan hukuki durum karşısında olayda, davacı Şirketin 20.7.2001 tarihinde yapmış olduğu düzeltme başvurusunun, otuz günlük süre içinde cevaplandırılmamasının, zımnen reddedildiği anlamına geldiğinin; bu tarihten itibaren süresi içerisinde yapılan idari itiraza, İstanbul Gümrükler Başmüdürlüğünce, beyan üzerine yapılan tahakkuka itiraz edilemeyeceği yolunda verilen 17.9.2001 gün ve 5770 sayılı cevabın da, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu bakımdan; Mahkemece, davanın, idari itirazın Gümrük Kanununun 245'inci maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen itiraz yasağı kapsamında bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karara bağlanması gerekirken; istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile reddinde isabet görülmemiştir.
Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (3) sayılı Tarifenin, "Nispi harçlar" başlıklı II numaralı maddesinin, vergi mahkemesi ile bölge idare mahkemesi kararlarında uygulanacak nispi harçları düzenleyen (a) bendinde; tarhiyata ve ceza kesme işlemlerine karşı mükellefin dava açması üzerine, vergi mahkemesinin nihai kararları ile bölge idare mahkemesinin kararlarında, karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değeri üzerinden binde 3,6 oranında nispi harca hükmedileceği; "Maktu harçlar" başlıklı III numaralı maddesinde ise, yukarıdaki pozisyonlarda gösterilen ve nispi harca tabi tutulmamış olan tarhiyat veya ceza kesme ve diğer işlemlerle ilgili vergi mahkemesi ve bölge idare mahkemesi kararlarında maktu harca hükmedileceği düzenlenmiş olup; davanın, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiş olmasına karşın nispi karar harcına hükmeden Mahkemece, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda, bu hususun da dikkate alınması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.