T.C.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği
Sayı :11985113-045.02[HYS154261]
Konu :Genelge Değişikliği
25.09.2017 / 28115196
GENELGE
(2017/1)
Dava ve İcra Takipleri ile Bunlara Bağlı İş ve İşlemlerde Uyulacak Usul ve Esaslar hakkında 19.08.2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Genelgenin;
1- “Adli davalar ile icra dosyalarının takibi” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“(1) Merkez birimlerinin işlemleri ile ilgili olarak Ankara’da açılan adli davalar ve icra takipleri ile Hukuk Müşavirliğince takip edilmesi uygun görülen diğer adli davalar ve icra takipleri hariç olmak üzere, adli davalar ve icra takipleri, mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yere göre Bakanlık Taşra Teşkilatı Çalışma Yönetmeliği ekinde yer alan coğrafi sınırlarda yetkili hukuk birimlerince yürütülür. Kabahat fiillerine karşı sulh ceza mahkemelerine yapılan başvurular 7 nci maddedeki usule göre takip edilir.”
2- “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar” başlıklı 10 uncu maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile görevsizlik ve yetkisizlik kararları
MADDE 10- (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı;
a) Hukuk Müşavirliğince takip edilecek dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili merkez birimlerinin görüşü alınarak I. Hukuk Müşavirinin onayı ile,
b) İl müdürlükleri hariç taşra birimlerince takip edilen dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili taşra birimlerinin görüşü alınarak hukuk grup başkanlıklarında hukuk grup başkanının teklifi üzerine, hukuk bürolarında koordinatör avukatın teklifi, hukuk grup başkanının uygun görüşü üzerine bölge müdürünün onayı ile,
c) İl müdürlükleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, il müdürünün teklifi üzerine Vali onayı ile,
kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir.
(2) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar hukuk birimlerince Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına da bildirilir.
(3) Bakanlığa 14.07.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 131 inci maddesi gereğince gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar Hukuk Müşavirliğince Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir.
(4) 21 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren suçlarla ilgili verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ilgili merkez birimine gönderilir, ilgili merkez birimince talep edilmesi halinde bu kararlara itiraz edilir, talep edilmemesi halinde ayrıca vazgeçme onayı alınmaz.
(5) Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı, Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi üzerine ilgili grup başkanının onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi üzerine hukuk grup başkanı onayı ile, hukuk büroları tarafından takipedilen davalarda avukatın teklifi üzerine koordinatör avukatın onayı ile kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir.”
3- “Kaçak eşya naklinde kullanılan taşıt” başlıklı 17 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Elkoyma veya alıkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Elkoyma veya alıkoyma işleminin reddi halinde, red kararı ivedilikle hukuk birimlerine gönderilir ve hukuk birimlerince yedi gün içinde kararı veren mercie itiraz edilir. Kararına itiraz edilen hakim, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.”
4- “Kaçak eşya ve kaçak taşıt” başlıklı 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; aynı maddenin üçüncü fıkrası madde metninden çıkarılmıştır.
"Kaçak akaryakıt hariç olmak üzere kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan kaçak eşyaya elkoyma, kaçak taşıta ilişkin alıkoyma kararının kesinleşmesi üzerine, karar müdahil gümrük idaresince geciktirilmeksizin hukuk birimlerine intikal ettirilir, hukuk birimlerince soruşturma aşamasında hakimden, kovuşturma aşmasında mahkemeden eşyanın tasfiyesine karar verilmesi derhal talep edilir ve müdahil gümrük idaresine bilgi verilir."
5- “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hakiminin” ibaresi “sulh ceza hakimliğinin” şeklinde değiştirilmiştir.
6- “Temyiz” başlıklı 28 inci maddesinin;
a) Birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “on beş gün” olarak değiştirilmiştir.
b) İkinci fıkrasının (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,”
b) Ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
“Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.”
7- “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı” başlıklı 29 uncu maddenin başlığı “Cumhuriyet Başsavcısının itirazı” olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir.”
8- “İstinaf” başlıklı 37 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıda şekilde değiştirilmiştir.
“Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ancak, bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.”
9- “Temyiz” başlıklı 38 inci maddesinin;
a) Birinci fıkrasında yer alan “bir ay” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
b) İkinci fıkrasının (a) bendinde ve üçüncü fıkrasında yer alan “yirmibeş bin” ibareleri “kırk bin”; şeklinde değiştirilmiştir.
c) İkinci fıkrasının (b) bendinin başına “Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiştir.
ç) Üçüncü fıkrasının ve yedinci fıkrasının sonlarına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Fıkradaki parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.”
d) Onüçüncü fıkrasındaki “, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” İbaresi “kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir.
10- “Kanun yararına temyiz” başlıklı 39 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.”
11- “İstinaf veya temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması” başlıklı 60 ncı maddenin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut dördüncü fıkra beşinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
“(4) Temyiz ve istinaf incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar kesindir.”
12- “İlama bağlı borçlar” başlıklı 70 inci maddenin ikinci fıkrasının (ç) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
13- “Genel olarak” başlıklı 78 inci maddenin birinci fıkrasının (f) bendi ve “Ek 56” yürürlükten kaldırılmıştır.
14- “İflas daireleri kararları” başlıklı 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Kararların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir.”
15- “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yazıları” başlıklı 91 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna, “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yazıları” başlıklı 92 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna ve “Vergi dairesi başkanlıkları yazıları” başlıklı 93 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Yazıların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir.”
Bilgilerini ve gereğini rica ederim.
Bülent TÜFENKCİ
Bakan
Dağıtım:
Tüm Merkez ve Taşra Birimlerine
2016/1 SAYILI GENELGE DEĞİŞİKLİĞİ
(KARŞILAŞTIRMA CETVELİ)
1- “Adli davalar ile icra dosyalarının takibi” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: “(1) Merkez birimlerinin işlemleri ile ilgili olarak Ankara’da açılan adli davalar ve icra takipleri ile Hukuk Müşavirliğince takip edilmesi uygun görülen diğer adli davalar ve icra takipleri hariç olmak üzere, adli davalar ve icra takipleri, mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yere göre Bakanlık Taşra Teşkilatı Çalışma Yönetmeliği ekinde yer alan coğrafi sınırlarda yetkili hukuk birimlerince yürütülür. Kabahat fiillerine karşı sulh ceza mahkemelerine yapılan başvurular 7 nci maddedeki usule göre takip edilir.” | |
Adli davalar ile icra dosyalarının takibi MADDE 6- (2) Yetkili mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yer dışındaki talimat mahkeme veya icra müdürlüğü nezdinde yürütülen duruşma, keşif, haciz vb. iş ve işlemler, talimat merciinin bulunduğu yerdeki hukuk birimince yürütülerek neticesinden dosyanın takip edildiği hukuk birimine bilgi verilir. (3) Ticaret il müdürlükleri veya Valilikler aleyhine açılan davalarda ilgili merkez biriminden de bilgi, belge ve görüş talep edilir. | Adli davalar ile icra dosyalarının takibi MADDE 6- (1) Merkez birimlerinin işlemleri ile ilgili olarak Ankara’da açılan adli davalar ve icra takipleri ile Hukuk Müşavirliğince takip edilmesi uygun görülen diğer adli davalar ve icra takipleri hariç olmak üzere, adli davalar ve icra takipleri, mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yere göre Bakanlık Taşra Teşkilatı Çalışma Yönetmeliği ekinde yer alan coğrafi sınırlarda yetkili hukuk birimlerince yürütülür. Kabahat fiillerine karşı sulh ceza mahkemelerine yapılan başvurular 7 nci maddedeki usule göre takip edilir. (2) Yetkili mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yer dışındaki talimat mahkeme veya icra müdürlüğü nezdinde yürütülen duruşma, keşif, haciz vb. iş ve işlemler, talimat merciinin bulunduğu yerdeki hukuk birimince yürütülerek neticesinden dosyanın takip edildiği hukuk birimine bilgi verilir. (3) Ticaret il müdürlükleri veya Valilikler aleyhine açılan davalarda ilgili merkez biriminden de bilgi, belge ve görüş talep edilir. |
2- “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar” başlıklı 10 uncu maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile görevsizlik ve yetkisizlik kararları MADDE 10- (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı; a) Hukuk Müşavirliğince takip edilen dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili merkez birimlerinin görüşü alınarak I. Hukuk Müşavirinin onayı ile, b) İl müdürlükleri hariç taşra birimlerince takip edilen dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili taşra birimlerinin görüşü alınarak hukuk grup başkanlıklarında hukuk grup başkanının teklifi üzerine, hukuk bürolarında koordinatör avukatın teklifi, hukuk grup başkanının uygun görüşü üzerine bölge müdürünün onayı ile, c) İl müdürlükleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, il müdürünün teklifi üzerine Vali onayı ile, kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir. (2) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar hukuk birimlerince Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına da bildirilir. (3) Bakanlığa 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 131 inci maddesi gereğince gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar Hukuk Müşavirliğince Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir. (4) 21 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren suçlarla ilgili verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ilgili merkez birimine gönderilir, ilgili merkez birimince talep edilmesi halinde bu kararlara itiraz edilir, talep edilmemesi halinde ayrıca vazgeçme onayı alınmaz. (5) Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı, Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi üzerine ilgili grup başkanının onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi üzerine hukuk grup başkanı onayı ile, hukuk büroları tarafından takip edilen davalarda avukatın teklifi üzerine koordinatör avukatın onayı ile kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir.” | |
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar MADDE 10- (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı; a) Merkez birimleri tarafından
c) ç) İl müdürlükleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı il müdürünün teklifi üzerine Vali onayı ile ( | Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile görevsizlik ve yetkisizlik kararları MADDE 10- (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı; a) Hukuk Müşavirliğince takip edilen dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili merkez birimlerinin görüşü alınarak I. Hukuk Müşavirinin onayı ile, b) İl müdürlükleri hariç taşra birimlerince takip edilen dosyalara ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, ilgili taşra birimlerinin görüşü alınarak hukuk grup başkanlıklarında hukuk grup başkanının teklifi üzerine, hukuk bürolarında koordinatör avukatın teklifi, hukuk grup başkanının uygun görüşü üzerine bölge müdürünün onayı ile, c) İl müdürlükleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı, il müdürünün teklifi üzerine Vali onayı ile, kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir. (2) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar hukuk birimlerince Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına da bildirilir. (3) Bakanlığa 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 131 inci maddesi gereğince gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar Hukuk Müşavirliğince Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir. (4) 21 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren suçlarla ilgili verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ilgili merkez birimine gönderilir, ilgili merkez birimince talep edilmesi halinde bu kararlara itiraz edilir, talep edilmemesi halinde ayrıca vazgeçme onayı alınmaz. (5) Görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı, Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi üzerine ilgili grup başkanının onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi üzerine hukuk grup başkanı onayı ile, hukuk büroları tarafından takip edilen davalarda avukatın teklifi üzerine koordinatör avukatın onayı ile kanun yoluna başvurudan vazgeçilebilir.” |
3- “Kaçak eşya naklinde kullanılan taşıt” başlıklı 17 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Elkoyma veya alıkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Elkoyma veya alıkoyma işleminin reddi halinde, red kararı ivedilikle hukuk birimlerine gönderilir ve hukuk birimlerince yedi gün içinde kararı veren mercie itiraz edilir. Kararına itiraz edilen hakim, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.” | |
Kaçak eşya naklinde kullanılan taşıt MADDE 17- (...) (2) Elkoyma veya alıkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde | Kaçak eşya naklinde kullanılan taşıt MADDE 17- (...) (2) Elkoyma veya alıkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Elkoyma veya alıkoyma işleminin reddi halinde, red kararı ivedilikle hukuk birimlerine gönderilir ve hukuk birimlerince yedi gün içinde kararı veren mercie itiraz edilir. Kararına itiraz edilen hakim, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. |
4- “Kaçak eşya ve kaçak taşıt” başlıklı 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; aynı maddenin üçüncü fıkrası madde metninden çıkarılmıştır. “Kaçak akaryakıt hariç olmak üzere kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan kaçak eşyaya elkoyma, kaçak taşıta ilişkin alıkoyma kararının kesinleşmesi üzerine, karar müdahil gümrük idaresince geciktirilmeksizin hukuk birimlerine intikal ettirilir, hukuk birimlerince soruşturma aşamasında hakimden, kovuşturma aşmasında mahkemeden eşyanın tasfiyesine karar verilmesi talep edilir ve müdahil gümrük idaresine bilgi verilir.” | |
Kaçak eşya ve kaçak taşıt MADDE 18- (...) (2) Kaçak akaryakıt hariç olmak üzere kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan kaçak eşya
| Kaçak eşya ve kaçak taşıt MADDE 18- (...) (2) Kaçak akaryakıt hariç olmak üzere kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan kaçak eşyaya elkoyma, kaçak taşıta ilişkin alıkoyma kararının kesinleşmesi üzerine, karar müdahil gümrük idaresince geciktirilmeksizin hukuk birimlerine intikal ettirilir, hukuk birimlerince soruşturma aşamasında hakimden, kovuşturma aşmasında mahkemeden eşyanın tasfiyesine karar verilmesi derhal talep edilir ve müdahil gümrük idaresine bilgi verilir. |
5- “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hakiminin” ibaresi “sulh ceza hakimliğinin” şeklinde değiştirilmiştir. | |
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar MADDE 19- (...) (2) İtirazın reddedilmesi halinde; dosya işlemden kaldırılır. Olay hakkında yeni delillerin elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden suç duyurusunda bulunulur. Ancak, 5271 sayılı Kanunun 173/6 ncı maddesine göre itirazın reddedilmesi halinde, Cumhuriyet Savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, (...) | Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar MADDE 19- (...) (2) İtirazın reddedilmesi halinde; dosya işlemden kaldırılır. Olay hakkında yeni delillerin elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden suç duyurusunda bulunulur. Ancak, 5271 sayılı Kanunun 173/6 ncı maddesine göre itirazın reddedilmesi halinde, Cumhuriyet Savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, sulh ceza hakimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır. (...) |
6- “Temyiz” başlıklı 28 inci maddesinin; a) Birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “on beş gün” olarak değiştirilmiştir. b) İkinci fıkrasının (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir. “c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,” b) Ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.” | |
Temyiz MADDE 28- (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin idare aleyhine verilen ve bozma dışında kalan hükümlerine karşı, tefhim veya tebliğden itibaren (2) Aşağıdaki hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulamaz. a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları, b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
(…) (14) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. (…) | Temyiz MADDE 28- (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin idare aleyhine verilen ve bozma dışında kalan hükümlerine karşı, tefhim veya tebliğden itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile temyiz yoluna başvurulur (Ek 10). Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları da hükümle beraber temyiz edilebilir. (2) Aşağıdaki hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulamaz. a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları, b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları, c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar, ç) İlk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, d) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, e) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, f) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları, g) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar, ğ) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları. (…) (14) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez. (...) |
7- “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı” başlıklı 29 uncu maddenin başlığı “Cumhuriyet Başsavcısının itirazı” olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir.” | |
MADDE 29- (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya talep üzerine (Ek 14), ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. (2) Kararına itiraz edilen Daire, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Yeni fıkra | Cumhuriyet Başsavcısının itirazı MADDE 29- (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya talep üzerine (Ek 14), ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. (2) Kararına itiraz edilen Daire, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. (3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir. |
8- “İstinaf” başlıklı 37 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıda şekilde değiştirilmiştir. “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ancak, bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.” | |
İstinaf MADDE 37- (1) İlk derece mahkemelerinden idare aleyhine verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı tebliğden itibaren (2) Miktar veya değeri (...) | İstinaf MADDE 37- (1) İlk derece mahkemelerinden idare aleyhine verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı tebliğden itibaren iki hafta içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile istinaf yoluna başvurulur (Ek 24). (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ancak, bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır. (...) |
9- “Temyiz” başlıklı 38 inci maddesinin; a) Birinci fıkrasında yer alan “bir ay” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir. b) İkinci fıkrasının (a) bendinde ve üçüncü fıkrasında yer alan “yirmibeş bin” ibareleri “kırk bin”; şeklinde değiştirilmiştir. c) İkinci fıkrasının (b) bendinin başına “Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiştir. ç) Üçüncü fıkrasının ve yedinci fıkrasının sonlarına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Fıkradaki parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.” d) Onüçüncü fıkrasındaki “, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” ibaresi “kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir. | |
Temyiz MADDE 38- (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen ve idare aleyhine olan temyizi kabil nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren (2) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz: a) Miktar veya değeri b) 4 üncü maddede gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar. (...) (3) (...) (7) Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarla miktar veya değeri altmışbin Türk Lirasını aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını talep etmiş ise Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen davetiye gönderilir. Yargıtay, bilgi almak üzere resen de duruşma yapılmasına karar verebilir. (...) (13) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme | Temyiz MADDE 38- (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen ve idare aleyhine olan temyizi kabil nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulur (Ek 27). (2) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz: a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar, b) Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları hariç olmak üzere 4 üncü maddede gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar. (...) (3) Kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü yirmibeşbin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir. Fıkradaki parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır. (...) (7) Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarla miktar veya değeri altmışbin Türk Lirasını aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını talep etmiş ise Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen davetiye gönderilir. Yargıtay, bilgi almak üzere resen de duruşma yapılmasına karar verebilir. Fıkradaki parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır. (...) (13) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir. |
10- “Kanun yararına temyiz” başlıklı 39 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.” | |
Kanun yararına temyiz MADDE 39- (...) | Kanun yararına temyiz MADDE 39- (1) İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur. (...) |
11- “İstinaf veya temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması” başlıklı 60 ncı maddenin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut dördüncü fıkra beşinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir. “(4) Temyiz ve istinaf incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar kesindir.” | |
İstinaf veya temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması Madde 60- (1) Kararlara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulurken öncelikle yürütmenin durdurulması talep edilir. Ancak, vergi ve ceza tahakkukuna karşı açılan davalarda, 2577 sayılı Kanunun 27/3 maddesine göre dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden duracağından tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulurken yürütmenin durdurulması talep edilmez. (2) Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz talebini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge İdare mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 2577 sayılı Kanunun 27 inci maddesinde öngörülen koşulun varlığına bağlıdır. (3) İptal davalarında teminat istenmeyebilir. İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan teminat alınmaz. Yeni fıkra
| İstinaf veya temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması Madde 60- (1) Kararlara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulurken öncelikle yürütmenin durdurulması talep edilir. Ancak, vergi ve ceza tahakkukuna karşı açılan davalarda, 2577 sayılı Kanunun 27/3 maddesine göre dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden duracağından tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulurken yürütmenin durdurulması talep edilmez. (2) Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz talebini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge İdare mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 2577 sayılı Kanunun 27 inci maddesinde öngörülen koşulun varlığına bağlıdır. (3) İptal davalarında teminat istenmeyebilir. İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan teminat alınmaz. (4) Temyiz ve istinaf incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar kesindir. (5) Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur. |
12- “İlama bağlı borçlar” başlıklı 70 inci maddenin ikinci fıkrasının (ç) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. | |
İlama bağlı borçlar MADDE 70- (...) (2) Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 62 nci maddesine göre, ilama bağlı borçların ödenmesinde aşağıdaki belgeler aranır; a) Kanunları gereği ilamın icrası için kesinleşmiş olma şartı aranan hallerde kesinleşmiş mahkeme ilamı, b) Yetkili merci tarafından icrasının geri bırakılmasına (yürütülmesinin durdurulmasına) karar verilmeyen mahkeme ilamı, c) Davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesinde, mahkeme ilamı yerine mevzuatı gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararı,
| |
13- “Genel olarak” başlıklı 78 inci maddenin birinci fıkrasının (f) bendi ve “Ek 56” yürürlükten kaldırılmıştır. | |
Genel olarak MADDE 78- (1) İlama bağlı borç ödemelerinde aşağıdaki hususlara dikkat edilir: (...)
| |
14- “İflas daireleri kararları” başlıklı 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Kararların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir.” | |
İflas daireleri kararları MADDE 90- (1) 2004 sayılı Kanunun “İflas Kararının Tebliği ve İlanı” başlıklı 166 ncı maddesi hükmü gereğince, iflas kararı, iflasın kapanması ve kaldırılması kararları Bakanlığa tebliği zorunlu kararlardan olup, söz konusu kararlar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve ilgili merkez ve taşra birimlerince karar gerekleri ivedilikle yerine getirilir. | İflas daireleri kararları MADDE 90- (1) 2004 sayılı Kanunun “İflas Kararının Tebliği ve İlanı” başlıklı 166 ncı maddesi hükmü gereğince, iflas kararı, iflasın kapanması ve kaldırılması kararları Bakanlığa tebliği zorunlu kararlardan olup, söz konusu kararlar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve ilgili merkez ve taşra birimlerince karar gerekleri ivedilikle yerine getirilir. Kararların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir. |
15- “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yazıları” başlıklı 91 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna, “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yazıları” başlıklı 92 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna ve “Vergi dairesi başkanlıkları yazıları” başlıklı 93 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Yazıların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir.” | |
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yazıları MADDE 91- (1) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankalar Kanununun "Fonun bilgi ve belge isteme yetkisi" başlıklı 123 üncü maddesi hükmü gereğince, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ilgili merkez ve taşra birimlerince ivedilikle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gönderilir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yazıları MADDE 92- (1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 100 üncü maddesi hükmü gereğince, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ilgili merkez ve taşra birimlerince Sosyal Güvenlik Kurumuna ivedilikle gönderilir. Vergi dairesi başkanlıkları yazıları MADDE 93- (1) Vergi daireleri, devlet alacaklarını 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil ettiğinden vergi dairelerinden gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ile yazı gerekleri ilgili merkez ve taşra birimlerince ivedilikle yerine getirilir. | Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yazıları MADDE 91- (1) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankalar Kanununun "Fonun bilgi ve belge isteme yetkisi" başlıklı 123 üncü maddesi hükmü gereğince, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ilgili merkez ve taşra birimlerince ivedilikle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gönderilir. Yazıların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yazıları MADDE 92- (1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 100 üncü maddesi hükmü gereğince, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ilgili merkez ve taşra birimlerince Sosyal Güvenlik Kurumuna ivedilikle gönderilir. Yazıların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir. Vergi dairesi başkanlıkları yazıları MADDE 93- (1) Vergi daireleri, devlet alacaklarını 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil ettiğinden vergi dairelerinden gelen yazılar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez ve taşra birimlerine, hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosunca ilgili taşra birimlerine dağıtılır ve yazı ile talep edilen bilgi ve belgeler ile yazı gerekleri ilgili merkez ve taşra birimlerince ivedilikle yerine getirilir. Yazıların hukuk grup başkanlığı veya hukuk bürosuna tebliğ edilmesi halinde diğer birimlere dağıtımının yapılması için ayrıca ivedilikle Hukuk Müşavirliğine gönderilir. |